Dünyanın en sinir bozucu
sesi nedir?
Bu sorunun cevabı genellikle klişe haline
gelen "kara tahtayı kazıyan tırnaklar" olarak bilinir. Fakat
nörolojiyle ilgilenen bir grup bilim adamı insan beynini en çok etkileyen ve
rahatsız eden sesleri belirlemek amacıyla bazı testler yapmaya karar vermişler.
Bu testler sonucunda da kara tahta üzerinde gezinen tırnakların aslında bu
listede ne ilk ne de ikinci sırada olamadığını keşfetmişler.
Journal of Neuroscience'ın yayınlanan araştırmaya göre 16 katılımcı bir MRI cihazına bağlanmış ve 74
farklı ses dinletilerek onları en çok rahatsız edenleri oylamaları istenmiş.
Oylama sonuçlandığında en sinir bozucu seslerin listesi şu şekilde belirlenmiş;
6. Kadın çığlığı
7. Spiral makinası
8. Bir bisikletin
sıkılan frenleri
9. Ağlayan bir bebek
10. Matkap
Katılımcılara bunların dışında daha sakin
sesler de dinletilmiş. Oylama sonucunda en az sinir bozucu olarak belirlenen
sesler aşağıdaki gibi olmuş;
1. Alkış
2. Gülen bir bebek
3. Gök gürültüsü
4. Su akıntısı
Araştırma sadece bu kadarla kalmamış ve bu
oylamalar sonucunda çok daha ilginç bir şey keşfedilmiş. Katılımcılar bu
sesleri duyduklarında beyinlerindeki belirli bölgelerin daha aktif hale geldiği
görülmüş. MRI taramaları sonucunda duyduğumuz sesleri işleyen işitme korteksi
boyunca amigdaladaki (beynimizde duygularımızın oluşmasında rol oynayan bölge)
aktivite, duyulan sesin rahatsız edici etkisiyle doğru orantılı olarak artış
göstermiş.
Gruptaki bilim adamları işitme korteksinden
gelen ses sinyallerine maruz kalan amigdalanın 2000Hz ve 5000Hz frekansları
arasında en yüksek aktivite seviyesine çıktığını görmüşler.
Amigdaladaki
aktivitenin sinir bozucu sesler sonucunda artış gösterdiği açıkça görülüyor.
Peki amigdala neden özellikle bu frekanslar
arasında aktif hale geliyor? İngiltere'de Newcastle Üniversitesi'nden
araştırmayı yöneten bilim adamı Sukhbinder Kumar bunun
çok ilkel bir tetikleme mekanizmasından kaynaklanabileceğini düşünüyor ve
ekliyor. "Kulaklarımızın bu frekans aralığındaki hassasiyeti doğamız
gereği rahatsız edici bulduğumuz çığlık seslerinin de bu frekans aralığında
olmasından kaynaklanıyor olabilir".
Daha önceleri yapılan araştırmalarda bilim
adamları, yüksek frekanstaki bu seslerin bize rahatsız edici gelmesinin
nedenini primat akrabalarımız şempanzelere
bağlıyorlardı. Onlara göre bu sesler şempanzelerin acil bir durum
sezdiklerinde attıkları çığlıklarla akustik olarak benzeşmekteydi. Ve biz
kalıtsal eğilimlerimizin devamı sonucunda bu frekanstaki sesleri her
duyduğumuzda avımızdan kaçma ve hayatta kalma içgüdüsüyle böyle bir tepki
veriyoruz. Bunun yanında teorik olarak bu düşünce bir yerde tıkanıyor, o da
kara tahta üzerindeki tırnakların vahşi avcılarla aslında hiç bir ilgisinin
olmaması.
Daha yeni araştırmalarla birlikte yukarıda
bahsettiğimiz bu teorinin doğru olma olasılığı da git gide azalıyor.Saguinus oedipus da denilen ipek maymunları ile yapılan bir deneyde hem yüksek
frekanstaki seslerin hem de beyaz gürültü dediğimiz düşük frekanstaki bir sesin
dinletildiği maymunlardaki davranış değişimlerinin her iki durumda da aynı
olduğu görülmüş. Daha önce bahsettiğimiz gibi bu eğilim insanlarda açık bir
şekilde farklı olarak gelişmişti.
Tüm bunlardan farklı ve basit olan bir
hipotez daha var. Bazı bilim adamlarına göre insan kulağının fizyolojik yapısı
belirli frekanstaki sesleri bize fiziksel ağrı
verebileceği bir noktaya kadar yükseltme
özelliğine sahip. Bu ağrı tabi ki ilk aşamada hissedemeyeceğimiz şiddette
olmasına rağmen sürekli maruz kalındığında farkında olmasak da
etkilenebileceğimiz cinsten. Eğer bu düşünce doğru ise belki de bu seslerin
neden olduğu kronik ağrı bizim onları otomatik olarak sinir bozucu sesler
kategorisine sokmamıza neden oluyor.
Psikoakustik alanındaki araştırmacılar hangi
sesleri rahatsız edici bulduğumuzu ve bunun neden kaynaklandığını araştırmaya
halen devam ediyorlar. Belki de bir gün nasıl hissetmek istediğimizi
dinlediğimiz seslere göre kendimiz seçebileceğiz. Ne dersiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder