Not almak, dinlenilenlerden bir şeyler
kazanıldığına dair bir çıktıdır, bu yüzden oldukça önemlidir. Girişimci ve
yazar Ben Casnocha da LinkedIn hesabında not almanın
önemine dair bir yazı paylaşmış. Casnocha'ya göre not almak, anahtar öğeleri
hatırlamak için oldukça önemli. Gelin isterseniz Casnocha'nın konu hakkında
söylediklerini kendi aktarımıyla okuyalım.
Geçtiğimiz günlerde Mark Zuckerberg, Silikon Vadisi’nde genç girişimciler için bir konferans verdi. Kendi hayatından ve internet dünyasına bakış açısından bahsetti. Bütün koltuklar doluydu ve girişimciliğe meraklı herkes can kulağı ile dinliyordu. Önde oturanlardan ikisi: Silikon Vadisi'nin iki önemli ismi John Doerr ve Ron Conway'di. Bu isimler, gençlerin arasında, beyaz saçlarıyla değil aynı zamanda sadece kendilerinin not almasıyla da dikkat çekiyorlardı. Konferansta, Zuckerberg’ten sonraki sadece en başarılı insanların not alması komik değil mi?
Etkili Düşünmenin Beş Faktörü'nden alıntılar kısmında da
belirttiğim gibi, uzmanlar basit şeyleri derin bir şekilde anlıyor. Temele
tekrar tekrar dönüyorlar. eBay’in CEO’su John Donahoe, şu an Vadi’deki öncü
yöneticilerden biri olarak görülüyor ve onun not almaya her zaman hevesli
olduğu söylenir. Kendisi, LinkedIn’de geçtiğimiz günlerde “Büyük liderler her
zaman öğrenmeye açıktır,” dedi.
İnsanların akıl külçelerini tutmak ve bu
külçeleri hafızalarına atmalarında farklı yaklaşımlara sahip olduğunu
söyleyebilirsiniz. Şüphesiz öyle. Pasif öğrenmeden kuşku duyuyorum. Eğer
duyduğunuzu ya da öğrendiğinizi not almıyorsanız, onu nasıl hatırlayacaksınız?
Küçük defterime sürekli notlar alıyorum ve hemen hemen her hafta anahtar
cümlelerin üzerinden farklı renkte bir kalemle geçiyorum. Daha sonra önemli
yerleri bilgisayarımdaki Evernote dosyalarına aktarıyorum; son olarak, en
önemli düşüncelerimi ya da alıntıları bloguma koyuyorum, tweet atıyorum, eposta
ile yolluyorum.
John Doerr ve Ron Conway gibi insanların
eski okullardan mezun olduklarını söyleyebilirsiniz, evet. Bugünkü öğrencilerin
çoğu ilk etapta kalem ve kağıt kullanıyor olmayacak. Asıl teknoloji/süreç,
belleğe sahip olmaktan daha çok, bilgileri hafızada tutmayı sağlayacak bir
sisteme sahip olmak.
Geçtiğimiz ay Washington Ticaret Okulunu ziyaret ettiğimde bunu daha çok düşünme fırsatı buldum. Öğleyin açılış konuşması yapıyordum, arkadaşım Charlie Songhurst’un konuşmasını da dinlemek için saatimi sabahın erken saatine kurmuştum. Kendi kişisel deneyimlerimden biliyorum ki Charlie, bilgili bir insandır. Konuşmasını yaparken ilginç bir şey fark ettim: neredeyse hiç kimse not almıyordu; ne kağıda, ne de tablet bilgisayarlarına. Aslında, ben de not almıyordum. Sadece birkaç kişi alıyordu. Şüphesiz, not alınacak çok şey vardı. Bilgi içerikli bir konuşmaydı. İzleyicilerin çoğu öğrenciydi. Uzmanlar not alıyordu. Acemiler, önemli noktaları göremiyorlardı.
Eski bir deyiş vardır: eğer önemli bir şeyi
birine yaptırmak istiyorsan, en meşgul insandan yardım iste. Burda da benzer
bir durum var; bir izleyici kitlesinde en bilgili kişiyi saptamak istiyorsan,
not alan ve soru soran insanları bul.
Büyük bir konferansta not almak zor bir iş
değil, birebir toplantılarda not almak daha zor olabilir. Birkaç yıl önce
birebir konuşmalarda not almanın avantaj ve dezavantajları hakkında yazı
yazmıştım. Konuşmayı idealden daha fazla etkileşimli hale getirebilir. Eğer iki
kişiden sadece biri not alıyorsa, güç dinamiği sağlayabilir. Birebir
toplantılarda not almaya çalışın, fakat dikkatinizi daha da yoğunlaştırarak
bunu yapın.
Hocam blogunuzu çok beğendim içeriği gerçekten ilgi çekici olmuş elinize sağlık ☺
YanıtlaSil