8 Haziran 2013 Cumartesi

BİLİM ŞUUR VE FİZİK ÖTESİ

  BİLİM ŞUUR VE FİZİK ÖTESİ


  Klasik bilim fiziksel algılama ile elde edilen bilgilerden oluşur. Şuurun esasta fiziksel olmadığını işaret eden birçok gösterge vardır. Fiziksel algılama ile sınırlı kalındığı sürece, bilimin şuurun derin esasları konusunda fazla bir şey öğrenmesine olanak yoktur. Dolayısıyla, gerçek anlamda bir şuur bilimi uygun algılama yöntemleri kullanmayı içermelidir, başka bir deyişle fizik ötesi olanı.




  KURAL DIŞI OLAYLARIN İKİ TARAFLI ÖZELLİĞİ


  Aslında hiçbir şey kural dışı değildir. Her kural dışı olay iki taraflı bir ilişkiyi barındırır. Bir yandan üzerinde kuruldukları parametreleri açıklarken, diğer yandan kendilerini açıklarlar. Bilimdeki kural dışı olaylar da bu kapsama girer. Bu kural dışı olguların, bilimin esasları hakkında söyleyecekleri çok yararlı\şeyleri vardır. Ancak, bilimin kural dışı olayları dediğimizde ne kastettiğimiz konusunda açık olmamız da önemlidir. Genel olarak, bu, dünyanın nasıl çalıştığı konusundaki normal bilimsel görüşün dışına çıkan herhangi bir şey için geçerlidir. Bazı kuş, hayvan ve böcek sürülerinin, bir grup şuuruna uygun davranmaları, bilim açısından kural dışı bir olay olarak kabul edilebilir. Diğer yandan, pek açık olmayan sebeplerden ötürü, telepati, prekognisyon,uzaktan şifa ve ölümden sonra yaşam da kural dışı olarak görülmektedir.



  

Bu kural dışı olaylardan söz ederken özel bir değerlendirme yapmamız gerekir. Bilimin ve bilim adamlarının bir şeyi anlamamaları, söz konusu şeyin özde anlaşılmaz olduğu anlamına gelmemelidir. Ancak, bilim bir şeyi anlayamadığı sürece, o zaman bilimde değil de o şeyde bir kusur olması gerektiği görüşü revaçtadır. Kendi sınırlamalarımızı o kural dışı olanın bir özelliğiymiş gibi gösterecek bir şekilde yansıtmamaya dikkat etmeliyiz. Kural dışı olayların kanıtları vardır. Bilim adamlarının, bu kanıtları kabul edip etmemelerinin, kanıtların varlığı veya kalitesi ile çok az ilgisi vardır. Çoğumuzda, bütün deneyimlerimizi açıklayabilecek yönteme sahip olduğumuza dair bir inanca ihtiyaç vardır. Bilim, etrafımızdaki dünyayı inandırıcı ve doğru bir şekilde açıklamada o kadar başarılı olmuştur ki, ister kural dışı bir olay olsun ister olmasın, karşılaştığımız her şeyi açıkla ya bilme kapasitesini bilime atfetmek cezbedici bir alışkanlık haline gelmiştir. Bu cazibeye teslim olma derecemiz, güven ve kesinlik ihtiyaçlarımızla doğru orantılı olarak değişmektedir. Bizim kesinlik ihtiyacımız güçlü ise anlamadığımız şeye karşı açık fikirli bir tavır alabilme olasılığımız azalır. Bu kesinlik ihtiyacımızı bilimin çok başarılı oluşu ile birleştirdiğimizde, bilimsel dünya görüşünün, zamanımızın hazır ve yerleşmiş görüşlerini oluşturmasına hiç şaşmamak gerekir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...